- koku veren
- osmophore
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
amberbu — is., Ar. ˁanber + Far. bū Hindistan da, İran da yetişen, piştiğinde güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tür pirinç … Çağatay Osmanlı Sözlük
oda spreyi — is. Havasız kalan veya havası ağırlaşan odalara güzel ve hoş koku veren bir sprey türü … Çağatay Osmanlı Sözlük
öd ağacı — is., bit. b. Dulaptal otugillerden, tropik bölgelerde yetişen, dinî törenlerde yakılan ve yanarken güzel koku veren, odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç, öd (Aquilaria agallocha) Mangalında ikide birde birtakım tütsüler, öd ağacı, günlük, defne… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır — sf. 1) Tartıda çok çeken, hafif karşıtı Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2) Çapı, boyutları büyük Ağır top. Ağır tank. 3) mec. Değeri çok olan, gösterişli Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi … Çağatay Osmanlı Sözlük
fiil — is., Ar. fiˁl 1) İş, davranış 2) dbl. Olumlu veya olumsuz olarak çekimli durumda zaman kavramı taşıyan veya zaman kavramı ile birlikte kişi kavramı veren kelime, eylem Birleşik Sözler fiil cümlesi fiil çekimi fiil gövdesi fiil kökü fiil tabanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hoş — sf., Far. ḫoş 1) Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren Hoş bir ses. 2) zf. Bununla birlikte Hoş, benim de evlenmeye pek niyetim yok ya. H. E. Adıvar 3) zf. Beğenilen, duyguları okşayan bir biçimde Birleşik Sözler hoşbeş hoşgörü hoş koku … Çağatay Osmanlı Sözlük
köpek — is., ği, hay. b. 1) Köpekgillerden, boy ve biçim bakımından pek çok cinsi olan, çok iyi koku alan, sadık, bekçilik ve avcılık gibi işler için beslenen memeli hayvan (Canis familiaris) Onun vaktiyle pek sevdiği küçük, sırtı siyah ve göğsü beyaz,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olumsuzluk eki — is., dbl. Kökü fiil olan bir kelimeye olumsuzluk kavramı veren ma, me eki: Sevmemek, sevmeyecek, okumamış gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
UFUNET — Çıban veya yaranın çürüyüp fena kokması. * İltihab. * Her hangi bir maddenin çürümesinden hasıl olan pis koku, çürük kokusu. * Sıkıntı veren manevî ağırlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük